Hıçkırık
Birçok yerden ayrıldım, ayrıldığımı anlayamadan
Kuruyordu saatlerce durmayan hıçkırıklarım
Saatlerce akan suya pay biçerek değirmenden
Ritmik dualar ediyordum.
Birçok yerden kovuldum belki de anlayamadan
Yutkunduğum bu tozlu mukoza ciğerlerimden serbest düşüşle
Kuru dudaklarıma nemli otlar
Gerilim müzikleri eşliğinde sloganlar atarak
Yaşamayı ben seçmedim.
Değiştim, belki de birçok yerden
Değiştim yokluk görmemiş evlerden
Denedim karpuzun siyah noktalarını temizlemeyi
İçimde bir yerde kopuk rüyalarla, safsatalarla
Çok ayrıldım bir yerlerden neden ayrıldığımı
Anlayamadım rahiplerin neden siyah
Sakallarımın neden kızıla çaldığını
Kaçtığım şehirlerin ahengi vardı etraflıca bakınca uzun metrajlı
Geldiğim sıradanlıkların yabancılığı sürdüğüm bir merhemdi yüzüme
Kaçtığım yoksa ben miyim ayrıldığım kendimden?
Birçok yerden ayrıldım ilişkiler uğruna uğrun uğrun duyurmadan kimseye
Vardığım yerde halılar vardı keçeden
Kar kere yeltendim söylemeye
Ortodoks zevklerimi hangi dinle açıklayabilirim diye
Muhalif bir köşem olur mu benimde?
Köşelerimi böldüm de böldüm
Küçüldüğümü anladığım her vakit keçeli halıya
Uykularımı dindirmeye döndüm.
Birçok yerden ayrıldım, ayrıldığımı bile anlamadan
Uğrun uğrun, kimselere duyurmadan.
Birçok özürden ayrıldım sahibinin izni olmadan
Birçok kusura bakmayı patlatarak ardımda
Uzakta olmayı bu şehre sakalsız girmeye
Ve dengeli bir enstrümandı elimde kaçmalarım.
Ayrıldım en yakın arkadaşlarımdan, Allah korkumu tetiklemesinler diye
Kızıl sakallarımla uyandığım ilk sabahtı
Amansız bir aşık gibi bakıştım güneşle
Kaçarken kovalandığım
Mumun ışığını söndüren ateşe gölge giydiren güneşle
Hesaplaşma vaktimi bekledim bu yabancı şehrin daralmış sinirlerinde
Kavgayla iç içe, acıyla kol kola
Kaçtım, kaçtığımı ilk yarasalara, korktuğum karanlık sokaklara.
Babamdan kaçtım olanca kuvvetimle
İşçi babalardan kaçan çocuklarla bir sesten
Kirden, pastan, sinirden; tarakla kazdığı toprağa ağıtlar yakarak
Komisyoncu olabilirdim babam işçi olmasa
Olmadım, kaçtım.
Süleyman Karaca
Yitiksöz Sayı - 14