Tahir 

 

Tahir’in ruhunu saran

Üç tüy yumağı

Neydi Tahir'in bu dünyada umağı

 

Ellerini koyacak bir yer bulamadığı o akşam

Kolonları patlamış bir bağırsağın akıttığı zehirle.

Sallanan kasalar kırılan dam

Bir bankanın bedenlerden ağır yükü

Düştü kök, gövde, yaprak, amigdala.

 

Üç kardeşti Tahir

Bir Esma bir Ömer bir kendi.

Bir balkon ve balkon salıncağı,

Sallanırdı hayatını sallarcasına

Temiz ve hür büyüdüğü yuvasında.

Kimsenin yaşamadığı kadar mutlu

 

Konuşurken kekelerdi Tahir

Alfabedeki tüm harfleri yutarak

Kimse anlamazdı dilinden çocuklar hariç

 

Şubat'ta bir tatil sabahında pazartesi

Kar yağdı evlerine bankaların üstündeki

Çelik kasalar çırpındı hayatının kolonlarında

Sallandı Tahir düştü yere

Annesi ve yatağı rahim oldu

Babası üstlerine gölge

Babalar depremde gölge olur sevdiklerine.

 

Beş gün beş gece beş yaşındaki

Tahir Kaldı ranzasının gövdesinin altında

Yıkılmadı gölgeler rahimler ve demirler arasında

Soğumuş ellerine yapışan demir

Kızgın dudaklarında  Ömer ve Esma.

Ses yoktu, Tahir uyandığında

Üç vitir vakti geçip öldüğünü sandığında

 

Kırıldı bir çocuk en derininde, hayal bile etmediği

Kâbuslar tetiklendi Tahirler uyandığında

Uyudu sandığında annesi ve babası,

Tahir, Esma ve Ömer'in mezarına

En sevdikleri yiyecekleri götürdü.

 

Büyüdü Tahir insanın büyümek için çektiği acılardan

birinde

Temmuz'da yani aylar sonra

İlk defa konuştuğunda bir arkadaşıyla

Mırıldanır gibi Ömer ve Esma öldü

Ömer ve Esma'nın mezarı bu.

Beyaz bir tülbent Ömer’in tahtasında

Sadece bir oyuncak kadar Esma

3 yıldır yaşadığı dünyada

Ömer ve Esma’nın sebebi bu.

 

Tahir insanın çektiği acılardan birisinde

Mırıldandı büyüdüğünü sandığı bir anda

Temmuz’da büyüdü Tahir

Aylar sonra yılları utandırırcasına

 

Koşarcasına annelerinin kanadına koştu arkadaşı

Asya hiçbir şey anlamadı Esma da olsa anlamazdı ya oysa

Üç yaşında olsaydı Tahir anlamazdı belki o da.

 

Yiğit mırıldandı anlaşılmaz harflerle

Annesinin anlamayacağı bir şarkı

Mırıldandı beş defa hatmi

Beş defa duha.

Abiden yetim bir çocuğun edeceği duaya.

Hayatlarında ilk kez büyüdüklerini anlayıp

Bir tören bir sergi bir düğün gibi

Cenaze nedir öğrenmediler çünkü.

 

"Anne! Çocuklar ölür mü anne

Çocuklar ölür mü anne

Çocuklar ölür mü

Çocuklar anne.

Teyzeler ölür, amcalar, dedeler

Çocuklar ölmezdi hani anne.’’

 

Büyüdü Yiğit de belki Tahir kadar olmasa da.

 

Süleyman Karaca 

 

Yitiksöz Sayı-21